Yenilenmek için yeni yılı beklemek yerine her geçen anı fırsat bilmek gerektiğini söyleyen Abca, “Geleneksel yeni yıl kutlamalarının amacı tam olarak eski yılı sona erdirmek ve her şeye yeniden başlamak.Umutlar, hayaller, dilekler… Yeni yıl kutlamaları, hayatın karmaşası arasında zamanın yenilendiği yıllık bir geçiş töreni olarak hizmet eder. Ancak doğum günlerinin,pazartesilerin,yeni yılın dönüm noktası olduğuna inansak da yeni başlangıçlar için bizim hazır olmamız, cesur olmamız ve harekete geçmemiz gerekir. Yeni yıl hedeflerimiz hep oluyor, hayaller kuruyoruz, ama yıl içerisinde hedeflerimizi hayallerimizi erteliyoruz. Sonra yeni yılda tekrar hayaller kuruyor, hedefler belirliyoruz. Aslında yenilenmek için yeni bir yılın gelişini beklemek yerine her günü bir fırsat olarak değerlendirmeliyiz” diye konuştu.
Yeni yılın getirdiği güzellikleri görmek için onu karşılayacak enerjiye sahip olunması gerektiğinin altını çizen Abca, şöyle konuştu:
“Yeni yıla sayılı günler kala yeni yıldan beklentilerimiz var ancak bazı şeyleri geride bırakmaya, dönüşmeye, yeniliklere kucak açmaya hazır mıyız? Yeniliklere yer açmak için, tıpkı eşyalarımızda, giysilerimizde olduğu gibi, artık işe yaramayan, enerjimizi çalan toksik duygu ve düşüncelerimizi, işe yaramayan kalıpları geride bırakmamız gerekir. Çektiğimiz acıları, yaralarımızı, anlaşılmadığımız durumları, başımıza gelen olumsuzlukları sürekli hatırlar ve konuşursak; onları canlı tutmaya devam edersek orada takılı kalırız. Oysa ki sürekli “Neden başıma geldi” ile zihni meşgul etmek yerine ‘’Nasıl değiştirebilirim?”diye sormak dönüşümün başlangıcı olacaktır.”
Yeni yılda yeni kararlar almak ve onları uygulayacak enerjiye sahip olmak için bedenle birlikte zihnin de yenilenmesi gerektiğini hatırlatan Abca, “Öncelikle beden ve zihnin yenilenmesi gerekiyor. Ruhu şarj etmek gerekiyor. Beden yenilenmesi için yapılması gerekenleri biliyoruz; spor yapmak, iyi beslenmek, uyku vb. Ancak, zihnimize de iyi bakmalıyız; çoğu zaman zihnimizi öyle gereksiz bilgilerle dolduruyoruz ki… Geçmiş pişmanlıklar, gelecek kaygısı, geçen yılların muhakemeleri… Hatta daha olmayan şeyleri prova ederek yaşıyoruz. “Şöyle olursa, başıma şöyle bir şey gelirse” gibi olumsuz senaryolarla zihni meşgul ediyoruz ki bu da beraberinde kaygı durumunu getiriyor. Bunun formülü çok basit; hayatı prova etmek yerine olası tedbirleri alıp, yapmamız gerekenleri yapıp yaşamaya devam etmek” ifadelerini kullandı.
Yeni yıla girerken, insanın öncelikle odağına kendisini aldığı, yenilikleri karşılamaya da hazır ve cesur olduğu bir bakış açısına sahip olmasının önemine değinen Abca, “Benim bir şifrem var; yüzde 80 kendine, yüzde 20 başkasına yaşama formülü… Yüzde 100 kendime yaşarsam, bu bencillik olur… Biz genelde hayatın az bir kısmını kendimize, çoğu kısmını işimize, çocuklarımıza, sevdiklerimize harcıyoruz. Bunun adına da fedakarlık deniyor. Benim bahsettiğim şey özünden vermek… İnsan özünden verdiği zaman karşılığında beklentiye de girmiyor. Özün sağlam, zaten sende var, karşıdan da beklentin az oluyor. Ama insan feda ettiği zaman, beklentisi çok oluyor ve karşılığı çoğunlukla gelmiyor zaten… O yüzden yeni yıla insan daha cesur, daha enerjik, daha içinde kendisinin olduğu bir şekilde girdiğinde yeni yılın getirdiği güzellikleri karşılayacak potansiyele sahip olur. Hayat cesur olanlara akar, hazır olanlara, kendi hayat sahnesinde kendisi olan insanlara akar. Bu denge çok önemli…”dedi.
EKONOMİ
22 Aralık 2024GENEL
22 Aralık 2024GÜNDEM
22 Aralık 2024GÜNDEM
22 Aralık 2024GÜNDEM
22 Aralık 2024SPOR
22 Aralık 2024GÜNDEM
22 Aralık 2024